Prof. Dr. Levent Kurnaz: Gitgide bir kriz ortamına gireceğiz

Türkiye’de sel felaketleri Mayıs ayında artışa geçerek Haziran ayında tepe noktasına ulaşıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde meteorolojik afet bilgilerine nazaran, en fazla afet Haziran ayında görüldü.

Boğaziçi Üniversitesi İklim Siyasetleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Ağustos ayına kadar beklenmedik yağışların olacağını belirterek, “Bu ağır yağışların olması için havada biraz toz olması gerekiyor. Olağanda yağışlı olan bir ortamda havadaki toz yere iniyor. Yazın gerek orman yangınlarından gerek, gerek anız yakmaktan doğan toz havada çok fazla toz olmasına neden oluyor. Bundan ötürü da yağılar çok şiddetleniyor bu periyotlarda. Yani bugünden başlayarak Ağustos sonuna kadar birebir şeyleri yaşayacağız. İklim değişikliği dediğimiz şey bu. Gitgide bir kriz ortamına gireceğiz. Bu kriz ortamında da daha fazla yağış göreceğiz. Bu pek doğal. Beklediğimiz şey bu esasen. Zira uzun süren kuraklıkların akabinde, sağanak yağışlar diyoruz. Her vakit her noktada yağışlar fazlalaştı. Ankara’da yalnızca geçtiğimiz haftalardaki sel  değil. Haritadan baktığımda her gün bir sağanak yağış o noktalarda bir yere geliyor. Bu yazı bu türlü geçireceğiz. Ağustos’un ortasında başlar, Temmuz’da başlar. Genel olarak baktığımızda her an bu yağışları bekliyoruz. Zira havadaki toz ölçüsü fazla. Havadaki nemin artması bu yağmurların ana sebebini oluşturuyor” dedi. 

“DOĞA ARTIK YANILGILARIMIZI AFFETMİYOR” 

Sele karşı altyapıların güçlendirilmesi gerektiğini söz eden Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Türkiye’de partiden bağımsız olarak söylüyorum, hangi belediye olursa olsun kaldırım yapmayı ve çiçek dikmeyi tercih ediyor; zira bunlar görülüyor. Münasebetiyle yapılması gerekmesine karşın birçok belediye bu önemli altyapı yatırımlarını nispeten daha sona bırakıyor. Bir kolay örnek vereyim. Şanlıurfa’da kaç can kaybettik o battı çıktının içinde? Öteki belediye yetkilileri ile konuştum, ‘Yine de battı çıktı yapacak mısınız?’ diye sordum. ‘Yapmak zorundayız, öbür yolumuz’ yok diyorlar. Bu hangi partinin belediyesi olduğundan bağımsız olarak yaptığımız bir yanılgı ve bu yanılgılardan vazgeçmek zorundayız. Tabiat artık bizim yaptığımız yanlışları affetmiyor. O yüzden bizim yanlış alt yapı yatırımlarından uzak durmamız gerekiyor şehirlerde” halinde konuştu.  

“ÖLÜMCÜL SELLERİN YÜZDE 40’I YAZ AYLARINDA OLUYOR”

Almanya’da Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nde Meteoroloji ve İklim Araştırmaları alanında çalışan Dr. Gamze Koç ise ölümcül sellerin yaz aylarında olduğunu belirterek, “Ölümcül olan sellerin yüzde 40’ı yaz aylarında oluyor. Yüzde 24’ü ilkbahar aylarında oluyor. Bu bilgileri Meteoroloji Genel Müdürlüğü bilgileri ile de karşılaştırdığımız vakit sellerin en çok Haziran ayında olduğu görülüyor. Benim çalışmalarım Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün istasyon bilgilerine dayanıyor” diye konuştu.  

“ARTIK MEVSİMLERİN MÜDDETLERİ KISALIYOR”

Dr. Gamze Koç, mevsimlerin tarifinin değiştiğini belirterek, “Türkiye hala 4 mevsimi yaşıyor ancak mevsimlerin tarifi değişiyor. Mevsimlerin tarifleri değişti. Olağanda bizim okullarda öğrendiğimiz yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve yağışlı geçer tarifi var. Hala bunu söyleyebiliriz ancak artık dört mevsimin tarifi değişiyor. Bununla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar var. Artık mevsimlerin müddetleri kısalıyor. Mevsimleri ayırıyoruz dört mevsime. Tahminen artık bunlar değişecek. Daha uzun ya da daha kısa bir ilkbahar bunların müddeti değişiyor. Artık mevsimleri matematiksel ve eşit olarak bölmek yerine, bunların mühletleri kısalıyor. Bilhassa İç Anadolu’da Ege’de Akdeniz’de daha kısa sonbahar yaşanıyor ya da Karadeniz’de daha kısa bir ilkbahar yaşanıyor. Bunlar iklim değişikliğine bağlı olarak mevsimlerin ortalama yağış ve sıcaklık kıymetleri değişiyor yalnızca. Hala dört mevsim diyebiliriz lakin özellikleri değişiyor. 60 sene evvel ortalama sıcaklık 20 dereceyse, 25 derece oluyor. Daha sıcak bir ilkbahar olabiliyor daha sıcak bir yaz olabiliyor. Daha kısa oluyor ya da ortalama yağışı artıyor ya da azalıyor. Biz tekrar dört mevsim diyebiliyoruz fakat bunların niteliksel özellikleri değişiyor” dedi. (DHA)