Jorge Jesus’a zehir zemberek kelamlar: Dua etsin Galatasaray’ı çalıştırmıyor!

“Fenerbahçe’nin Kadıköy’de Beşiktaş’a 4-2 yenildiği ve yeniden Ülker Stadı’nda İstanbulspor’la 3-3 berabere kaldığı maçlardan sonra Lider Ali Koç ve Teknik Yönetici Jorge Jesus’la ilgili niyetlerimi paylaşmıştım. Lider Koç’a dönem sonu için harikulâde kongreye gitmesi tavsiyesinde bulunurken, Jesus’la katiyen yola devam edilmemesi gerektiğini tabir etmiştim…
Bu görüşlerimde rastgele bir değişiklik yok. Son Giresunspor beraberliği ve kadronun bu maçtaki genel imajı kulüpte kısa vadede çok şeyin değişmesi gerektiğini bir sefer daha net biçimde ortaya koydu. Herkesin öncelikle şunu çok güzel anlaması lazım; Fenerbahçe bir “kaybedenler kulübü” değildir. Fenerbahçe asla son 8 yılda “sıfır” çekecek bir kulüp olamaz. Hiçbir vakit olmadı, bugün de, bundan sonra da olamaz…

‘FUTBOL BRANŞI YERLERDE SÜRÜNMEKTEDİR’

Fenerbahçe dünyanın en büyük spor kulüplerinden biridir. Branş çeşitliliği ve muvaffakiyetler bakımından tahminen de birincisidir. Kulübün lokomotifi ise kurulduğu günden beri futboldur. Gelin görün ki Fenerbahçe’nin futbolu ve futbol branşı adeta yerlerde sürünmektedir. Son 12 yılda Fenerbahçe’nin maruz kaldığı hain hücumların farkındayım. Giresunspor maçındaki üzere hakemlerin neredeyse her müsabakada Fenerbahçe aleyhine skandal yanlışlar yaptığını da görüyorum.
Hal böyleyken bir kulüp lakin bu kadar kendi ayağına üst üste ateş edebilir. Bu kadar kendi kendine rakip olabilir…
Bir idare heyeti fakat bu kadar eski yanlışlarından ders alamaz ve bu kadar yanlış transfer yapabilir.

‘AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞI DUYMUYOR’

Bir teknik yönetici lakin bu kadar anlaşılmaz biçimde yönetebilir ekibini. Fakat bu kadar ağzından çıkanı kulağı duymaz… Jorge Jesus, Atatürk Olimpiyat Stadı’nda Fatih Karagümrük’ü 2-1 yendikleri maçtan sonra, “Ben taraftarların bizler kadar şampiyonluğa inandığını düşünmüyorum. Son yıllarda Fenerbahçe’nin lig sonuna ikili kupa kazanma ihtimaliyle girmediğini biliyorum. Vakit zaman oyunculara reaksiyonlar olabiliyor. Son iki maçta bunlar yaşandı. Ekibini çok sevmek hem kazanırken hem kaybederken olmalı. Yalnızca kazanırken tutkulu ve uygun taraftar olmanın benim gözümde bir kıymeti yok” demişti. Tıpkı Jesus, Kadıköy’de 2-0 öne geçip 3-3 berabere kaldıkları İstanbulspor maçından sonra ise ekibi protesto eden taraftarlara el, kol hareketiyle karşılık vermişti. Jesus’a nazaran 8 yıldır tek kupa kazanamayan Fenerbahçe’nin kendi alanında 10 kişilik Beşiktaş’tan 4 gol yemesi pek olağan. Lakin taraftarın kimi oyuncuları yuhalaması ve “yönetim istifa” tezahüratı yapması son derece sakıncalı…
Jesus’a nazaran Fenerbahçe’nin alanında düşme çizgisinde yer alan ve 4 oyuncusu sarı kart cezalısı olan İstanbulspor’la 3-3 berabere kalmasında hiçbir sakınca yok… Ancak taraftarın maç sonunda saha ortasında gerçekleşen toplantı gösterisine isyan etmesi olacak iş değil…

‘NİYE PORTEKİZ HÜKÜMDARI ÜZERE TAKILIYORSUN?’

Jesus şöyle bir taraftar kümesi istiyor; her maç stadı doldursun, grup kazanmış, kaybetmiş, âlâ oynamış, makus oynamış, 3 atmış, 4 yemiş hiçbir şeye bakmasın, takviye versin, meskenine gitsin… İngiltere, Almanya, Fransa dahil, dünyada bu türlü bir taraftar kümesi yok sayın Jesus. Üstelik bunu en uygun sen bilmelisin. Portekiz ve Brezilya’da teknik adamlık yaptın. Oralarda neler yaşandığını biz görmüyor muyuz, bilmiyor muyuz?
Neden hayatında birinci sefer taraftar protestosu görüyormuş üzere davranıyor, niçin Portekiz hükümdarı üzere takılıyorsun, anlamak mümkün değil.
Şampiyonluk yarışında kredinizi büsbütün sıfırlayıp, altın tepsiyle önünüze kadar gelen fırsatları akıl almaz biçimde bir bir geri çeviriyorsanız elbette protesto edilirsiniz. Kadıköy’de düşme sınırındaki ekiplere bile puan veriyorsanız, taraftarınıza her maç Portekiz azabı çektiriyorsanız o protestolara hak vermeyi de, taraftara anlayış göstermeyi de bileceksiniz…

‘DUA ETSİN G.SARAY’I ÇALIŞTIRMIYOR’

Jesus dua etsin Galatasaray’ı çalıştırmıyor! Nef Stadı’nda 1-0 öne geçip, üstüne penaltı kaçırıp, 51. dakikada 10 kişi kalan Fenerbahçe yahut Beşiktaş’tan 4 yiyeceksiniz o denli mi? Galatasaray taraftarı o akşam biletinizi keserdi, bir daha değil stadın, Florya’nın yanından bile geçemezdiniz…
İddia ediyorum dünya üzerinde Fenerbahçeliler kadar sabırlı, kulübüne büyük bir sevgiyle bağlı, kabus üzere geçen dönemlere göğüs germeyi bilen, umutla daima geleceğe bakan, ekibinin başarısı için her türlü fedakarlığı yapan bir taraftar kümesi daha bulamazsınız.
Bu taraftar; berbat maçlara, skandal sonuçlara, umut vermeyen oyuna ve yaşadığı onca kedere karşın sana şimdiye kadar hiçbir reaksiyon göstermedi. Seni daima başka tuttu, küstürmek istemedi. Fakat sen Jesus bu taraftara, “Şampiyonluğa bizim kadar inanmıyorlar” dedin…”